 
                            Bağlantılı, Sürdürülebilir ve Katılımcı: Yeni Nesil Akıllı Şehirler Çıkış Noktasında
Dünyanın şehirleşme oranı 1950 yılında %30 un altındayken, Birleşmiş Milletler'in projeksiyonlarına göre 2050 yılında bu oran %70 in üzerine çıkacak. Bu dramatik artış, yalnızca fiziksel yapıların çoğalması değil; yaşam tarzlarının, ekonomik faaliyetlerin, çevresel etkilerin ve yönetişim biçimlerinin de radikal biçimde değişmesi anlamına geliyor. Şehirler büyüdükçe, barınma, ulaşım, enerji, su, eğitim, sağlık, güvenlik gibi temel hizmetlerin akıllı bir sistemle planlanması daha kritik hale geliyor. Bu ihtiyaçtan doğan "akıllı şehir" kavramı, artık yalnızca bir teknoloji vizyonu değil; sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve dirençlilikle şekillenen yeni bir şehir paradigması.
Akıllı Şehir Nedir? Kavramdan Sistematik Yaklaşıma
Akıllı şehir, yalnızca teknolojik çözümlerle donatılmış bir altyapı modeli değildir. Temel olarak dijital teknolojilerin; veri analitiği, nesnelerin interneti (IoT), yapay zeka ve büyük veri gibi araçlarla birleştirilerek kent yaşamının daha etkin, daha kapsayıcı ve daha sürdürülebilir hale getirilmesini hedefler. Ancak bu tanım zamanla derinleşmiş, yalnızca teknik değil aynı zamanda toplumsal ve yönetsel bir yaklaşım haline gelmiştir. 
Aslında "akıllı şehir" kavramı ilk kez 1990’ların sonlarına doğru teknoloji şirketlerinin dijital şehir vizyonlarıyla birlikte anılmaya başlandı. IBM'in 2008 yılında başlattığı "Smarter Planet" girişimi, bu kavramı küresel ölçekte görünür hale getiren dönüm noktalarından biri oldu. Ancak bu ilk dönem, ağırlıklı olarak teknolojik sistemler ve yazılımsal çözümlerle sınırlıydı. Şehirleri daha yaşanabilir kılmak için sadece teknoloji değil, sosyal ve çevresel duyarlılığın da bu vizyona entegre edilmesi gerektiği fikri 2010'lu yılların ortalarında ağırlık kazandı.
2025 yılında UNDP tarafından yayınlanan "Responsible Smart Cities Toolkit" raporunda bu kavram, insan odaklı, kapsayıcı ve etik dijital dönüşüm çerçevesinde tanımlanıyor. Bu yaklaşım, şehir yönetiminde yalnızca daha verimli sistemler yaratmayı değil, bu sistemlerin herkes için şeffaf, erişilebilir ve sorumlu şekilde çalışmasını da hedefliyor. Bu çerçevede veri toplama biçimleri, vatandaşların rızası, veri gizliliği ve algoritmik adalet gibi kavramlar akıllı şehir planlamasında merkezi öneme sahip hale geliyor.
Bu anlayış zaman içinde kurumsallaşmış; özellikle 2021 yılı itibariyle Türkiye’deki aktörlerin de dahil olduğu çeşitli ulusal ve yerel çalışmalarla zemin bulmaya
başlamıştır. O döneme ait TÜSİAD, KOTRA ve KPMG raporları, geçmişte konunun daha çok teknoloji ve altyapı boyutlarıyla ele alındığını ortaya koyarken, bugünkü yaklaşımların bu anlayıştan nasıl farklılaştığını analiz edebilmemiz için kıymetli karşılaştırma fırsatları sunmaktadır. Örneğin, UN World Smart Cities Outlook 2024 raporuna göre akıllı şehirler artık yalnızca dijital çözümlerin toplamı değil; sosyal dahil olma, iklim dayanıklılığı ve yönetişimde şeffaflık gibi ilkelerle yeniden tanımlanan bütüncül sistemler olarak kabul görüyor.
Değişen Öncelikler: Teknolojiden Etkiye
Guidehouse Insights tarafından 2024 yılında yayınlanan pazar tahminlerine göre, akıllı şehir teknolojilerine yönelik yıllık yatırım hacmi 2032 yılında 300 milyar dolara ulaşacak. Bu yatırımların %70 inden fazlasının ulaşım altyapısı, enerji verimliliği, dijital sağlık hizmetleri ve akıllı su sistemleri gibi temel hizmet alanlarına yönelmesi bekleniyor. Ancak bu büyüme, beraberinde önemli etik ve toplumsal sorular da getiriyor. Artık odak yalnızca yatırım değil; bu yatırımların toplumsal etkisi.
Kentsel hizmetlerin dijitalleşmesi, yalnızca verimlilik ve otomasyon anlamına gelmiyor. Aynı zamanda, bu sistemlerin kimlere hizmet ettiği, hangi ölçekte erişilebilir
olduğu ve hangi sosyal adalet hedefleriyle entegre edildiği de artık sıklıkla sorgulanıyor. Veriye erişim hakkı, dijital kapsayıcılık, yaşlı ve engelli bireylerin dijital
sistemlerden dışlanmaması gibi unsurlar, akıllı şehirlerin performans ölçütleri arasına girmeye başladı.
Akıllı şehirler aynı zamanda iklim krizine karşı direncin çekirdeğini oluşturuyor. UNDP Toolkit ve ASO Çalışma Notları nda vurgulandığı gibi, afet yönetim sistemlerinden akıllı enerji şebekelerine, yeşil altyapı planlamasından çevresel sensör teknolojilerine kadar her alanda yapay zekâ, IoT ve dijital ikiz uygulamaları şehirleri daha dirençli hale getirmek için kullanılıyor. Bu teknolojiler sayesinde aşırı hava olayları önceden öngörülebiliyor, acil müdahale sistemleri daha hızlı aktive edilebiliyor, enerji tüketimi daha dengeli bir şekilde yönetilebiliyor.
Ayrıca veri yönetimi ve etik dijital altyapılar, 2025 yılındaki UNDP ve UN Habitat belgelerinde öne çıkan temalar arasında. Özellikle Asya-Pasifik bölgesindeki e-kimlik sistemleri, açık veri portalları ve katılımcı dijital platformlar, tüm dünya için örnek uygulamalar sunuyor. Bu bölgelerde geliştirilen katılımcı yönetişim modelleri, yurttaşların dijital araçlar üzerinden karar alma süreçlerine dahil olduğu, şeffaflık odaklı yapılar yaratıyor.
Buna paralel olarak, UN Habitat tarafından 2025 yılında düzenlenen Smart Citiesy Training Workshop belgelerinde, şehir içi planlama, kaynak yönetimi ve altyapı
sistemleri alanlarında Asya-Pasifik örnekleri üzerinden değerlendirilen pilot uygulamalar dikkat çekiyor. Bu uygulamalarda dijitalleşme, yerel sorunlara karşı geliştirilen pratik ve topluma duyarlı çözümlerle buluşuyor.
Yerelden Globale: Akıllı Şehirlerin Dönüşümü
Akıllı şehirler, 2021 yılından bu yana Türkiye özelinde de daha stratejik bir çerçeveyle ele alınıyor. Ankara Sanayi Odasının 2024 yılında yayımladığı çalışma,
Türkiyede enerji, ulaşım, atık yönetimi ve sanayi 4.0 uygulamalarının akıllı şehir stratejileriyle bütünleştirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Türkiye deki uygulamalarda sıklıkla görülen akıllı ulaşım sistemleri, şehir kameraları, enerji izleme altyapıları gibi yatırımların yanı sıra, artık sosyo-ekonomik katmanlara duyarlı politikaların da dahil edilmesi gerektiği raporda net bir şekilde belirtiliyor.
Aynı zamanda fonlama modellerinde AB destekli fonlar, kamu-özel iş birlikleri ve karbon kredileri gibi alternatifler daha sık gündeme geliyor. Özellikle iklim finansmanı ve çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterleri doğrultusunda hazırlanan fon havuzları, akıllı şehir yatırımlarının uzun vadeli sürdürülebilirliği için kritik önemde.
UN-Habitat 'in 2024 tarihli Smart Cities Outlook raporunda ise, dijital altyapı puanlaması ve iklim kırılganlığı gibi kriterler üzerinden şehirler küresel bazda karşılaştırılıyor. Singapur, Kopenhag, Seul gibi kentler dijital altyapı ve iklim direnci skoru ile öne çıkarken, Afrika ve Latin Amerika örneklerinde sosyal kapsayıcılık ve enerji erişimi gibi alanların daha çok odak noktaları olduğu görülüyor. Bu tablo, coğrafi ve sosyo-ekonomik bağlamların akıllı şehir stratejilerini doğrudan etkilediğini gösteriyor.
Ayrıca son dönem UNDP ve Habitat belgeleri, kent düzeyinde yönetişim yapılarının güçlendirilmesini önceliyor. Bu, yalnızca belediye hizmetlerinin dijitalleşmesi değil; planlamada veri odaklı karar alma, vatandaş geri bildirimi ve çok paydaşlı stratejik iş birlikleri anlamına geliyor.
Bugün akıllı şehirler, yalnızca bir dijital gelecek vizyonu değil; sosyal adalet, sürdürülebilirlik ve dirençli kentsel sistemler tasarlamanın arayüzü olarak tanımlanıyor. Akıllı şehirlerin başarısı; teknoloji yatırımlarının miktarıyla değil, bu teknolojilerin toplumsal etki kapasitesiyle ölçülüyor.
Akıllı Şehir Vizyonu Gelecekte Neye Evrilecek?
Kalkınma ajanslarından yerel yönetimlere, mimarlık ofislerinden sanayi temsilcilerine kadar tüm paydaşların ortak sorusu bu. Bugün ortaya konan görüntü şunu söylüyor: Akıllı şehirler geleceğin değil, bugünün konusudur. Teknoloji, veri, kapsayıcılık, direnç ve katılımcılık gibi boyutlarda bugün alınan kararlar, yarının yaşanabilirliğini şekillendirecek.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla çerezleri kullanıyoruz. Çerezler Hakkında Aydınlatma Metni için tıklayınız. Tüm çerezleri kabul etmek için “Tümünü Kabul Et”, zorunlu olmayan çerezleri reddetmek için “Kabul Etmeden Devam Et” seçeneğini kullanabilirsiniz. Ayrıntılar için Çerez Uygulamaları Politikasını inceleyin.